Bir Fasl-ı Hayat: Gültekin Aydoğdu

Gültekin Aydoğdu

Antalya’dan başlayıp, Tekirdağ, İstanbul ve nihayet Ankara’da devam eden, meşakkat ve istikrar dolu bir ömür. Ayrıca ülkemiz sınırları dışında; Kıbrıs, İngiltere, Almanya, Libya, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Suriye’de musikimizi olması gerektiği gibi temsil etmeyi başaran bir sanatçı.

Fasl-ı Evvel

Manastır’ın Görice Sancağı’na bağlı bir kaza halkından, yani Kesriye’den Fahri Bey ve Sıdıka Hanım’ın sevgili oğulları Gültekin, 9 Ocak 1936’da, göçettikleri Antalya’da dünyaya gözlerini açar. İlkokulu 1948’de Antalya’da bitirir. Ortaokulun bir kısmını Antalya, kalan kısmını da babasının tayini nedeniyle gittikleri Tekirdağ’da tamamladığında yıl 1951’dir. Sonra İstanbul… Haydarpaşa Lisesi’ne başlar ve 1954’de mezun olur.

Fasl-ı Meşk

İstanbul, delikanlılık yıllarının anılarıyla süslüdür. Musiki merakı, Lâika Karabey yönetiminde çalışmalarını sürdüren İleri Türk Musikisi Konservatuvarı Derneği, Üsküdar ve Kadıköy musiki cemiyetlerine düşürür yolunu; çok istifade eder.

Fasl-ı İzdivaç

İstifade ettiği bir diğer kurum İstanbul Belediye Konservatuvarı’dır. Bu kurum, sadece musiki bilgileriyle donandığı değil, birlikte bir ömür geçireceği sevgili eşiyle de tanıştığı yerdir. Üç başarılı evladın nadide annesi olacak Asuman Hanım’ı ile tanışır. 19 Mayıs 1958’de nişanlanırlar; evlilikleri 14 Kasım 1958 tarihinde gerçekleşir.

Yedeksubay olarak yaptığı askerlik görevi, Ankara Çankaya Muhafız Alayı’nda geçirdiği altı ayın ardından, 15 Haziran 1959’da, Kırklareli’de nihayet bulur. Burada geçirdiği günlerin moral kaynağı, her zaman olduğu gibi, musikidir elbette. 12 Nisan 1959’da dünyaya gelen, -kızkardeşleri Sevâl ve Gülten gibi- babasının gurur kaynağı, Türk musikisinin güzide sanatçısı, duayeni olacak ilk evlâdı minik Tahir’in  özlemi, ancak bir nebze, bu şekilde giderilecektir.

Fasl-ı Mûsikî

Ankara Musiki Cemiyeti’nde Kanun öğretmenliği yaptığı 1960’lı yıllar, büyük özverilerle yetişmiş, “Hoca Gültekin Aydoğdu”nun meyveleri ile renklenir. Çok öğrenci yetiştirir; yüzlerce kişiye yüzlerce eser geçer. Eserler; o yıllar Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi’nde çalışmakta olan Gültekin Bey’e, yine aynı hastanede çalışan KBB mütehassısı Erol Belgin hocanın davetiyle, Hacettepe Tıp Fakültesi Türk Müziği Korosu’nda nefes bulur.

1966, yaşamının en verimli dönemi geçireceği Ankara Radyosu’na stajyer olarak başladığı yıldır. 4 yıl süren stajyerlik, yerini yetişmiş Kânûn sanatçısı Gültekin Aydoğdu’ya bırakır. Musiki bilgi ve becerisini tekâmül ettiren; Vecihe Daryal, Ruşen Ferit Kam, İsmail Baha Sürelsan, Ferit Sıdal ve Muammer Sun musikimizin abide sanatçılarıdır.

Mızrabından çıkan nağmelere kimlerin kulakları şahit olmamıştır ki; Zeki Müren, Bülent Ersoy, Ziya Taşkent, Mediha Demirkıran ve daha niceleri… “Bülent Ulusoy, Turan Aşkın, Cahit Ünyaylar, Gültekin Aydoğdu ve Atilla Mayda”dan oluşan “Yıldızlar Saz Grubu”nun bazı üyelerinin, bir takım kara kalpli güruhun teşebbüsüyle, Ankara Radyosu’ndaki görevlerine  son verilir. 15 Şubat 1974’de TRT Genel Müdürlüğü’ne atanan İsmail Cem İpekçi, verdiği kararla tekrar göreve davet ettiği Gültekin Aydoğdu’ya verdiği iade-i itibar, cefakar sanatçının üzüntüsüne merhem olur.

1974 güzünde Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Türk Musikisi Korosu’nu 1981 güzüne kadar çalıştırır. Bu koronun başarılarına, o yıllarda yeni yayına başlayan televizyon vasıtasıyla, tüm ülke şahit olur. Pek çok defa tekrarlanır. Bu başarı, 14 Nisan 1981 tarihinde Atatürk’ün 100. Doğum yılı münasebetiyle Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde verdikleri konserle taçlanır. 2000’de Hacettepe Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar Fakültesi Korosu şefi yine Gültekin Aydoğdu’dur. Bu koro dışında, ODTÜ, Ziraat Bankası, MKE, TKİ, SSK ve Bartın korolarının kuruluşlarında bilfiil görev alır.

1981 yılı, Gültekin Aydoğdu’nun ismini musiki tarihine altın harflerle kazıyan şeflik yaşamının başlangıcıdır. 1982’den itibaren fasıl topluluğunu yönetir. Fasıl denince hemen onun adı akla gelir; “Gültekin Aydoğdu yönetiminde Ankara Radyosu Ses ve Saz Topluluğun’dan …….. faslını dinleyeceksiniz… Çalanlar…” 2001’e kadar süren, yirmi yıllık istikrar örneği…

15 Nisan 2001’de 35 yıl hizmet ettiği TRT Ankara Radyosu’ndan emekli olur. 2004, en çok sevdiği ve gurur duyduğu öğrencisi, biricik oğlu Tahir Aydoğdu ile birlikte hazırladıkları “Kanun Metodu”nun yayımlandığı yıldır. İlgiyle karşılanır; günümüzde de pek çok Kânûn meraklısına yol göstermeye devam etmektedir.

Fasl-ı Bahar

Şimdi “Kânûn” yapma zamanıdır. Kanunlarından birisi, Afyon Koçatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, İbrahim Alimoğlu Çalgı Müzesi’ni süslüyor. Ellerine sağlık Gültekin Hocanın.

Bestelerine en çok ilham olan güfteler, Prof. Dr. Muammer Kayahan’ın kaleminden dökülür. Hicaz olur, Sultaniyegah, Eviç, Suzidil olur ve daha niceleri: Tarık Çıtak, Ferhunde Şehitoğlu, İlkan San.. İstanbul’u anlatmayı çok sever nağmelerinde: “Bir İstanbul söyle bana”, “Beyoğlu’nda, Tarabya’da meşk başkadır İstanbul’da”, “Gözlerini kapatıp İstanbul’u dinlersen” gibi…

Dopdolu bir ömrün sahibi, her parmağında bin marifet, bir dede, bir baba, bir eş ve Türk mûsikîsinin saygıdeğer duayeni Gültekin Aydoğdu’ya selam olsun…

Sağlık dolu nice yıllar; evlatları, torunları, öğrencileri, Kânunları ve elbette çok kıymetli eşi Asuman Hanım’la…

Prof. Dr. M. Hakan Cevher

14 Haziran 2020 / Bornova

Hakan Cevher tarafından yayımlandı

Musicologist

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: